Fethullahçı Terör Örgütü’nün ölümcül bir refleks ile son atağını yaptığı o meş’um gece, birebir vakitte ağır aksak ilerleyen demokrasi seyahatimiz açısından da bir kırılmayı tabir ediyor. Çünkü milletimiz o gece demokrasimizle birlikte bağımsızlığımıza da kasteden hainlere geçit vermedi, destansı bir çaba ile kendisine çevrilmiş silahların karşısına dikildi.
Türk milleti canı ve kanı değerine demokrasisine ve başkanına sahip çıkarak tarihi bir zafere daha imza attı. O gece ulusal iradenin tecelligahı olan Meclisimiz de farklı bir direniş noktası haline geldi. Halk ile birlikte milletvekillerimizin gösterdiği direnç ve darbecilere meydan okuyan duruşu, o geceyi gerçek bir kahramanlık destanına dönüştürdü. Meclis binamız Fetöcü darbecilerin gözü dönmüş saldırılarında ağır hasar aldı lakin demokrasi ruhu Gazi Meclisimizde adeta tecessüm etti.
15 Temmuz gecesi bu milletin gerçek bir önderin etrafında kenetlenerek neler yapabileceğini hatırlatması açısından da tarihi bir gece oldu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, her türlü vesayet teşebbüsüne karşı kararlı duruşu, 15 Temmuz’da abidevi bir noktaya ulaştı ve ulusal mücadele ruhunu tekrar ateşledi. Erdoğan’ın davetiyle Türkiye’nin her kentinde bayan erkek, genç yaşlı her siyasi görüşten milyonlar, ellerinde bayraklarla sokaklara döküldü. 252 şehit verdiğimiz 15 Temmuz destanı bu topraklardaki varlığımızın bir kere daha tescili, bağımsızlığımızın teyidi olarak tarihimizdeki ulu yerini aldı.
Teyakkuz halinde olmak vatandaşlık vazifemizdir
Bugün geldiğimiz noktada 15 Temmuz gecesi verdiğimiz 252 şehide ve 2740 gaziye karşı en büyük sorumluluğumuz hala devam eden bu sinsi uğraşların farkında olmak ve karşısında durmaktır. FETÖ’nün bu coğrafyanın gördüğü en habis, en tehlikeli yapılardan biri olduğunu unutturmaya, 15 Temmuz destanının Başkomutanını milletin nezdinde itibarsızlaştırmaya yönelik her teşebbüsün karşısına, tankların karşısına çıktığımız üzere çıkmak zorundayız.
Bu bizim, vatanı için toprağa düşmüş binlerce şehidimize, gazimize, milletin selameti için ömrünü vakfetmiş ecdadımıza ve çocuklarımıza olan borcumuzdur. 15 Temmuz ruhunu boğmak isteyenlere karşı adeta bir nöbet şuuruyla teyakkuz halinde olmak vatandaşlık görevimizdir.
Mayası istiklal aşkıyla yoğrulmuş bu necip millet asla unutmaz. Unutturmaya çalışanlar da bilmelidir ki bu millet darbelere bir daha asla geçit vermeyecek, 15 Temmuz destanının ulu anısına ilelebet sahip çıkacaktır.