Gazze’deki ateşkesin ikinci etabının başlaması tehlikede, insani yardım durduruluyor.
Gazze’deki ateşkesin ikinci aşamasının sınanması konusunda her zaman şüphe vardı; şimdi ise başlaması gereken anda ölmüş gibi görünüyor.
Savaşın bölgeye geri döneceği, Filistinlilerin acılarını derinleştireceği ve Hamas’ın elinde kalan rehinelerin hayatlarını tehdit edeceği telaşı artıyor.
ABD tarafından desteklenen İsrail, mutabakatın birinci kademesinin 1 Mart Cumartesi günü sona ermesinin akabinde artık yeni bir mutabakatın gündeme gelmesi gerektiğini ve Hamas bu yeni versiyonu kabul edene kadar Gazze’ye tüm insani yardımları durdurduğunu söylüyor.
Kahire bu açıklamayı sert bir dille “açık bir ihlal” olarak değerlendirdi. ABD ile birlikte bu süreçte arabulucu rolü oynayan Mısır ve Katar, İsrail’i “gıdayı bir silah olarak kullanarak” memleketler arası insani hukuku ihlal etmekle suçladı.
Anlaşma kurallarına nazaran, hayati kıymetteki insani yardım taşıyan 600 kamyonun her gün Gazze’ye girmesi gerekiyordu ve altı haftalık ilk aşamada çok sayıda kamyon Gazze’ye giriş yaptı.
İnsani yardım kuruluşlarının yanı sıra, başka Arap devletlerinden de yüksek sesli tenkitler geldi.
Gazze’nin yeniden inşasına yönelik Salı günkü acil Arap zirvesi için Kahire’ye giden BM Genel Sekreteri António Guterres, yardımların “derhal” tekrar başlatılması davetinde bulundu. Genel Sekreter “Tüm tarafları düşmanlıkların yeniden başlamasını önlemek için her türlü çabayı göstermeye” çağırdı.
19 Ocak’ta yürürlüğe giren Gazze ateşkes anlaşması uyarınca İsrail’in askerlerini Mısır-Gazze hududu boyunca uzanan Philadelphi koridorundan bu hafta çekmesi ve savaşı sona erdirmesi, kalan tüm rehinelerin geri verilmesi ve karşılığında daha fazla Filistinli mahkumun özgür bırakılması için müzakereleri ağırlaştırması gerekiyordu.
Ancak İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, ABD Elçisi Steve Witkoff’un yeni bir planla geldiğini söylüyor.
Witkoff henüz teklifini açıklamadı ama Netanyahu ateşkesin ilk aşamasının Ramazan ayını ve Yahudi Hamursuz Bayramını kapsayacak şekilde 50 gün daha uzatılacağını ve müzakerelere devam edileceğini söyledi.
Netanyahu’ya nazaran Hamas bunun karşılığında kalan rehinelerin yarısını derhal özgür bırakacak. İsrail 59 kişinin hala esir tutulduğunu ve “24 kadarının” hayatta olduğuna inanıldığını söylüyor.
Pazartesi günü Hamas bu ani değişimi “[İsrail’in] anlaşmadan kaçmak ve ikinci aşama için müzakerelere girmekten kaçınmak için yaptığı bir girişim” olarak kınadı.
Hamas rehineleri en kıymetli kozu olarak görüyor ve çatışma kendi kabul edeceği kurallarda sona erene kadar elinde tutmak için her türlü çabayı gösterecek.
Bir gün önce Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati “Geçen Ocak ayında imzalanan anlaşmanın tüm taraflarca sadık bir şekilde ve tam olarak uygulanmasının alternatifi yoktur” demişti.
İsrail medyası, Mısır’ın ateşkesin iki hafta uzatılması ve İsrail’in Philadelphi koridorunun yanı sıra kuzey-güney ana Salahaddin yolundan çekilmesi karşılığında Hamas’ın yaşayan üç rehineyi ve diğer üç rehinenin kalıntılarını serbest bırakmasını önerdiğine dair haberler yayınladı.
Ancak görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir Arap diplomat Kahire’de temasların şimdi tekrar başlamadığını, lakin “teknik ekiplerin sürekli görüştüklerini” söyledi.
Bu noktada her vakit tehlikeli bir açmaz olacaktı.
Başbakan Netanyahu’nun öncelikli amacı hep Hamas’ın askeri gücünü ve siyasi hakimiyetini “yok etmek” oldu.
Rehinelerin hür bırakılması sırasında Hamas’ın düzenlediği törenleri ve güç gösterileri İsraillileri kızdırdı ve önemli ölçüde zayıflamış olsa da Hamas’ın hala Gazze’de kontrolü elinde tuttuğunu vurgulamış oldu.
Arap diplomatik kaynaklar Hamas’ın bu savaş sona erdiğinde Gazze’nin yönetiminde yer almayacağını kabul etse de iktidarından geriye kalanları dağıtmayacağını söylüyor.
Bu, İsrail ve en önemli müttefiki ABD için kabul edilemez bir durum.
Pazar günü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi İsrail’in “bir sonraki adımına” tam takviye verdi. Kurul, kümenin “artık müzakere edilmiş bir ateşkesle ilgilenmediğini gösterdiğini” söyleyerek kabahati kesin bir halde Hamas’a yükledi.
Başbakan Netanyahu bir video konuşmasında Başkan Donald Trump’ı “İsrail’in Beyaz Saray’da sahip olduğu en büyük dost” olarak tanımladı.
Ancak İsrail medyası Washington’un da İsrailli lidere çatışmaları yeniden başlatmaması için baskı yaptığını söylüyor.
Bu tür bir baskının, Trump ekibi 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a girmeden önce bile ateşkes anlaşmasını çizginin dışına ittiği yaygın olarak kabul ediliyor.
Tüm rehinelerin eve döndüğünü görmek isteyen İsraillilerin baskısı da giderek artıyor.
Pazar gecesi yüzlerce protestocu Kudüs’teki başbakanlık konutunun önündeki polis bariyerlerini yıktı.
Destekçileri tarafından “dünyanın en iyi barış yapıcısı” olarak övülen ABD Başkanı, savaşın ya da barışın parametrelerini yine şekillendirebilir.
Bu ortada her iki taraf da bir yandan savaşa devam etmeye hazırlanırken bir yandan da kendi şartlarına uygun bir barış için seçeneklerini kıymetlendiriyor.