MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye sürecinde yalnızca dağdaki terörün değil şehirdeki vandalist anlayışın da bitirilmesi elzemdir” dedi. Her partinin Türkiye partisi olmak mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Türk devletinin kuruluş ilkelerine, Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılık” ve “Anayasal düzene, hukuk normlarına uygun söylem geliştirme” üzere 24 unsur sıraladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün Türkgün Gazetesi’nde yayımlanan yazısında şu ifadeleri kullandı; “Milli kaynaklarımızı sömüren terörü gündemden tamamen çıkaracak, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimiz bu anlayışla gerçeğe dönüşecektir. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması yönündeki gayret sürmekte, Türkiye önemli bir eşiği aşmak için milli, sosyal ve siyasi titizlikle faaliyet yürütmektedir.
Ya terör ya demokrasi, ya silah ya siyaset yönündeki tercihlerin ortaya konulacağı bu süreç, silahsız ve terörsüz Türkiye’de siyasetin ve siyasi partilerin nasıl olması, nelere dikkat etmesi gerektiğini de gündeme getirmektedir. Terörsüz Türkiye, terörü geçmişiyle olağanlaştırmak değil, tüm varlığıyla fiil ve hareketleriyle, katliamlarıyla lanetlemek, hayatın her yerinden ve zihinlerden çıkarmaktır.
“TEMEL MOTİVASYON TÜRKİYE CUMHURİYETİNE DUYGUDAŞLIKTIR”
Tam demokrasi bu türlü bir zihinsel ve toplumsal iklimde istendiği gibi gelişebilecektir. Türkiye partisi olmanın siyaset ayağı, toplumsal ilgi boyutu, TBMM’ne yansıması, toplumsal uzlaşma ve ahenk sorunu siyaset ideolojisi istikametiyle de ele alınarak kıymetlendirilmesi gerekli bir husustur. Türkiye partisi olmak Siyasi Partiler Kanununa nazaran kurulmuş olmakla hukuken sağlansa da “Türkiye Partisi” kavramsallaştırmasının altında yatan temel motivasyon Türkiye Cumhuriyetine, ortak tarih ve kültüre, gelecek tasavvuruna ve ortak yaşama iradelerine bağlılık bu manada kurulan duygudaşlıktır.
Bu doğrultuda tüm partilerin, öncelikle şiddetten arınması, her türlü silahlı örgütle bağını büsbütün kesmesi ve demokratik meşruiyet üzerinden siyaset yapması gerekir. Türkiye partisi olmak, bölgesel yahut etnik temelli bir siyasi hareketten, ülke çapında geniş bir tabana hitap eden bir partiye dönüşmek manasına gelir. Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve barışçıl siyaseti öncelik haline getirmeyi, legal demokratik yerde mücadele eden bir parti olmayı zarurî kılar.
“MECLİS, SİYASET VE TOPLUM ARASINDAKİ UYUM BÜYÜK ÖNEM TAŞIR”
Farklı kesimlerden vatandaşların parti içinde ve siyasi süreçlerde temsil edilmesini mümkün kılmayı etnik ve mezhepsel kimliklerin ötesine geçen bir telaffuz geliştirilmeyi, Türkiye’nin ortak kıymetlerine ve birlik içinde çoğulculuk prensibine vurgu yapmayı gerektirir. Türkiye partisi olma amacında, meclis, siyaset ve toplum ortasındaki ahenk büyük ehemmiyet taşır. Bu üç bileşenin ahenk içinde olması için meclis ayağında temsilin güçlendirilmesi, siyaset ayağında kapsayıcı siyasetler geliştirilmesi, toplumda kucaklayıcı bir anlayışın hükümran olması sağlanmalıdır. Türkiye partisi olmak isteyen siyasi hareketler, kapsayıcı, barışçıl ve toplumun tamamına hitap eden bir telaffuz geliştirmelidir. Siyaset ideolojisi açısından, demokratik meşruiyetin halkın isteğine ve hukukun üstünlüğüne dayanması gerektiği unutulmamalıdır. Böylelikle siyaset şiddetten arınarak çoğulcu ve kapsayıcı bir demokrasiye evrilebilecektir.
“HER PARTİ TÜRKİYE PARTİSİ OLMALI”
Türk siyasetinde aktif halde bulunan her partinin birincil kaynağı Türk milleti, aidiyeti de Türkiye’dir. Her parti Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir. Bir milletin milli ve manevi değerler manzumesini kabullenmek ve savunmak, toplumsal merkezi siyaseten ifade etmek demektir. Milli duruş ve ortak değerlerin merkezde yer aldığı Türk siyaset arenasında her siyasi parti kendisini bu merkeze göre tanımlamak zorundadır.
Siyasi partilerin kuruluş, program, faaliyet ve hedefleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisiyle, Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle çelişemez, çatışamaz, ters düşemez. Türkiye’nin geçmişten tevarüs edip geleceğini risk ve tehlikelere sevk eden sorun alanlarına ciddiyetle eğilmek, bu mahut meseleleri cüretle ele almak öncelikle siyaset müessesinin esas sorumluluğudur. Uyuşmazlıkların, görüş ayrılıkların, soğuk bakışların, katılaşmış diyalogların, yanlış anlamaların, hastalık derecesindeki peşin kararların kesinlikle bitirilmesi halisane dilek ve temennimizdir.
Yerel ve yöresel farklılıkların Türk kültürünün zenginliği içinde ve onun tamamlayıcı renkleri olarak görüldüğü bir anlayış üzerinde sağlanacak genel bir uzlaşmanın, toplumsal barış ve huzur için değerli katkı sağlayacağına kuşku yoktur. Türk ve Türkiye yüzyılında, toplumsal yaraların sarıldığı, kronik sorunların esaslı tahlillerle buluşturulduğu, ulusal ve manevi kıymetlerle kenetlenmiş bir Türkiye’ye Allah’ın müsaadesiyle vasıl olmak hepimizin müşterek gayesidir. Her alan ve alanda bir uzlaşma vasatı tezahür etmelidir.”
Bu çerçevede somutlaştırmak gerekirse Türkiye partisinden beklenenler şunlar olabilecektir: