Sabaha karşı kapılar kırıldı…
Apar topar gözaltılar ve jet hızı ile yaka paça tutuklamalar oldu…
Ne olmuştu?
Eylem hazırlığındaki teröristler mi tutuklanmıştı, hayır. Tutuklananlar halkın oyu ile seçilmiş belediye başkanları…
Hani 7 ay önce Yargı ve YSK’nın bu insanlar seçime girebilir, sıkıntı yok dediği insanlar. Peki ne oldu, neden böyle apar topar paketlendiler…
Kedi yavrusunu yiyeceği zaman onu fareye benzetirmiş misali, elbette suçları vardır ve bulunur, sen yeter ki iste…
Bir kişi ile aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz ama yapılanları adaletli bir şekilde değerlendirmek zorundasınız…
Bir milyonluk bir ilçede, halk tarafından belediye başkanı seçilmiş, 30 kitap yazmış, dekan ve rektör yardımcılığı yapmış CHP’li Esenyurt belediye başkanı Prof. Ahmet Özer’i tutukladılar. Acaba bu başkanı ifadeye çağırsaydınız gelmez miydi? Belediyenin kapısına dayanmak sabaha karşı ailesinin yanında yaka paça gözaltına almak nedir.
En başta uygulama usulünüz yanlış değil mi?
Bu şovları neden yapıyorsunuz, kime hava atıyorsunuz, kimi tahrik etmek istiyorsunuz. Bunun getirisi götürüsü nedir hiç düşündünüz mü…?
Peki tutuklama gerekçesi nedir? 10 yıldır izleniyor ve dinleniyormuş. Kendisi ile aynı aşiretten olan KCK yöneticisi Remzi Kartal ile çok sık görüşüyormuş. TCK’ya göre bir insanın akrabası ile sık görüşmesi suç değil. Suç olduğunu iddia ediyorsanız neden bu insanın dekan ve rektör yardımcılığına izin verdiniz, başkan adayı olmasını neden zamanında engellemediniz…
Reisimizin sayın Bahçeli üzerinden Apo’yu meclise davet ettiği, terörist başının serbest bırakılmasının konuşulduğu, Apo ile devletin bizzat görüştüğü bir dönemde, KCK’lı bir isim ile CHP’li bir profesörün konuşması tutuklamaya sebep oluyorsa bu gerçekten çok trajikomik bir durum değil mi?…
AK partili görüşse normal, CHP’li görüşse terörist….
AKP – MHP, DEM ile görüşse, bir araya gelse normal, bunu CHP yapsa hain, terörist… Maalesef yargı iktidarın sopası olmuş durumda değil midir…?
Anlaşılan yapılan operasyonlar tamamen siyasi saiklerle yapılıyor ve yeni bir algı harekâtı başlatılıyor. Operasyon siyasi mühendislik kokuyor. Sanki İmamoğlu gibi daha büyük lokmaları yemek için ön hazırlık yapılıyor. CHP’yi terör ile özdeşleştirmek, yargı kıskacına almak istiyorlar. Terörle mücadele ediyoruz denilerek CHP ve DEM’i aynı pakette ambalajlayarak ufaktan seçim çalışması başlatıyorlar. Algı belli. Ülkede kontrollü bir kaos planı, kontrollü bir gerilim. Safların tekrar sıklaştırılması.
Vatan millet Sakarya…
Halkın asıl gündemi olan ekonomi, hayat pahalılığı, çürümüşlük ve mülteciler konusunun konuşulmaması. CHP, DEM ve PKK’yı aynı karede göstermek. Bir taş ile birkaç kuş vurmak. Beyinlere bunu kazımak. Mitinglerde bu olayları evire çevire anlatmak…
Derken Mardin, Batman ve Halfeti Belediyesi’ne de kayyum atandı. Belli ki bu kayyum siyasetinin devamı gelecek gibi görünüyor. Yumuşama normalleşme bazı siyasi partilere yaramıyor. Gerginlikten besleniyorlar…
Kayyum atanan illerden biri de Mardin belediyesi. 3 kez Kayyum atanan bu il’de görevden alınan Mardin belediye başkanı Ahmet Türk.
Hani şu çözüm sürecinde, açılım ayağına DEM’li bir ekiple beraber İmralı’ya gönderilen barış güvercini,
İmralı Ankara arasında mekik dokuyan akil adam…
Hani Bahçeli tarafından sağlık sorunları nedeniyle tutuksuz yargılanması istenen Mardin eski belediye başkanı…
Bu siyaset ne menem bir iştir ki işine gelince barış güvercini, işine gelmezsen bir anda terörist oluveriyor insan…
Peki bu belediye başkanları neden görevden alındı?
-Devam eden davaları, örgüt üyeliği ve propagandasını yapmak nedeniyle…
Peki bu davalar yeni mi açıldı?
Devlet bu insanların kim olduğunu bilmiyor muydu?
Neden seçime girmelerine izin veriliyor?
Neden aday olmalarına bir engel yoktur denilerek başkan olmalarının yolu açılıyor…
Neden, neden, neden……
Peki her fırsatta milli iradeden DEM vuranlar, millî irade her şeyin üstündedir, milli iradenin üzerinde güç yoktur diyenler, atanmışlar seçilmişler muhabbeti yapanlar bu belediye başkanlarını görevden aldıktan sonra neden belediye meclis üyelerinin bir başkan vekili belirlemesine izin vermiyorlar. Neden istediğini kayyum adı altında oraya buraya başkan diye atıyorlar…
-Biz ki, şiir okuduğu için mağdur olmuş, belediye başkanlığından alınmış bir insandık.
Bu durumu en iyi biz anlar biz çözerdik. Şimdi twit attığı için insanlar tutuklanıyor…
-Biz ki, partili il başkanları vali olarak atandı diye geçmişe eleştiri getirirdik.
Şimdi tüm partili yandaşlarımızı devletin her makamına emrivaki ile yerleştiriyoruz…
Mülakatlar kalkacak liyakat gelecek denildi, ne oldu?
İki dönem kuralı ile artık koltuklar kimsenin babasının malı olmayacak dendi, ama koltuğa yapıştık? Şimdi iktidarda kalmak uğruna her türlü plan devreye sokuluyor, kişiye özel Anayasa değişikliği yapılmaya çalışılıyor. Yargıyı kullanarak muhalifleri sindirmek, ben yaptım oldu tarzı uygulamalar bize yakışır mı?
Biz ki, 3Y ile mücadele için yola çıktık; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar, hangisinde başarılı olduk… Milli iradeye ne oldu, Demokratlığımıza ne oldu, ilkelerimize ne oldu…
Ülkemizdeki bu kayyum görüntülerinin dışarıdan nasıl izlendiğinin farkında mıyız acaba… Demokratik olmayan bu uygulamalar ve hukuksuzluğun ekonomiyi, yabancı yatırımcıyı, sıcak parayı, ülke puanını bile etkilediğinin farkında değil miyiz…?
Rakamlarla oynayarak ekonomiyi düzeltebileceğimizi mi sanıyoruz…?
Bu iki yüzlü sert siyasetin, gelinen noktada ülkeye zarar verdiğini hâlâ göremeyecek miyiz… Dünyada yalnız kaldığımızı fark edemeyecek miyiz… Parti devleti zihniyetinin devletin tüm kılcal damarlarına sirayet ettiğini ve “bunlar artık seçim kaybetse de gitmezler, gitmemek için her yolu denerler” düşüncesinin insanların aklına gelmediğini mi zannediyorsunuz…
Artık yumuşuyoruz, normalleşiyoruz derken, sayın yerli ve millî hükümetimiz CHP ile flörtleşirken, sayın Bahçeli DEM parti ile tokalaşıp barış için el uzatırken, bir anda kayyum uygulamaları ile tekrar halkın iradesine el uzatmaya başladılar… Bu mu çözümünüz?
Bir yandan terörist başını affetmekten, mecliste konuşturmaktan, barıştan bahsedeceksiniz, bir yandan da bu ortamı bozacak, sabote edecek tam tersi uygulamalar yapacaksınız…
Sanırım yerli ve millî hükümetimizi, iktidardan düşmemek için Makyavelist düşünceye bel bağlamış. İktidara amaca giden her yol mübahtır. Machiavelli’ye göre amaç için ahlaksızlığın, tiranlığın, komplonun, aldatmanın ve şiddetin gerektiğinde kullanılabileceği ifade edilmektedir.
Sanırım sayın iktidar mensupları bir çaresizlik ve sıkışmışlık hali ile, iktidarda kalma arzu ve isteği ile tüm tuşlara aynı anda basıyor, tüm programları aynı anda çalıştırıyor… Bu gidişle umarım ülke error vermez…. Veleddalin Aminnnnn…
Burhan EPTEMLİ
Saros Araştırma Başkanı