Türk askeri Gazze’de olmak zorunda…

Türk askeri Gazze’de olmak zorunda…
Yayınlama: 10.11.2023
Düzenleme: 13.11.2024 15:39
6
A+
A-

Ben siyasetçi değilim, asker ya da dış politika uzmanı değilim, hele hukukçu hiç değilim. Müslüman ve Türk olarak 35 gündür terör devleti İsrail’in bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden yaptığı soykırımı, zulümü, barbarlığı görünce Türkiye’nin merhametini, gücünü ve askerini Gazze’de görmek istiyorum.

Neden mi?

Birincisi; Bu soykırımı dünyada durduracak ne bir ülke ne de başka bir millet var da ondan…

İkincisi ve en önemlisi bu hak ile batılın savaşıdır.

Filistin-İsrail meselesi kamuoyunda sürekli gündemde olan bir süreçtir. Sorunun merkezinde terör devleti İsrail olmasına karşın AB ve ABD kaynaklarına itibar edilmekte ve Filistin sorunu olarak isimlendiriliyor. Aslında bölgede Filistin sorunu değil bir “Terörist İsrail Sorunu” vardır. Bu sorun çözülmedikçe ne Filistin ne de bölge huzura kavuşmayacaktır.

Peki bu durum İsrail’in umurunda mı? Tabi ki değil.

Çünkü İsrail devleti inandığı dininin ve siyonizmin gerekliliklerini yerine getiriyor.

Siyonizme göre dünya üzerindeki tüm canlılar Siyonistlere hizmet için varlar. Aksi olursa hayvanları dahi öldürmek de beis yoktur. Böyle bir vahşetin, sapkınlığın olduğu ideolojiyle ordusu olmayan, Müslüman ülkelerin (Türkiye hariç) yardım etmekten korktuğu mazlum Filistinliler ne yapabilir?

35 gündür duygulandığımız, için için ağladığımız, öfkelendiğimize bakarsak hiçbir şey yapamadıklarını görüyoruz.

Türkiye elinden geldiğince tüm şartları da zorlayarak ateşkes için uğraşıyor. Bunu görmezden gelemeyiz ama yetmediğini de söylemek lazım.

İsrail ve ABD’ye daha sert söylem ve eylem gerekiyor. Sebebi çok basit.

Terör devletinin başbakanı Netanyahu açıklamalasında “Yeşaya Kehaneti”ni göreceğiz dedi.

Peki Netanyahu’nun sarıldığı bu kehanet ne anlama geliyor? Neden dini unsurları söylemlerinde kullanmaya başladı? Bu soruların yanıtları için konunun uzmanları ile konuştuk. Öncelikle Yahudi inancında Yeşaya kehanetlerinin ne anlama geldiği ile başlayalım.

“Yeşaya Kehaneti”nin anlatıldığı Yeşaya kitabında “Yahudi Krallığı” ve sözde vaat edilmiş toprakları anlatıyor.

Tanah, Yahudi geleneğin kutsal kitapları arasında yer alıyor. Tanah’a göre, peygamberlerden Yeşaya; “Yahudilerin krallığı” yıkılsa da, daha sonra büyük bir İsrail devleti kurulacağı kehanetinde bulunuyor.

İnanış, Siyonizm’in “Büyük İsrail” idealini kapsayan bir coğrafyayı tasvir ediyor. Öyle ki, Tevrat metinlerinde yer alan “Mısır Irmağı’ndan Fırat Irmağı’na kadar uzanan topraklar” işaret edilerek bir harita dahi çiziliyor.

Yeşaya’nın kehanetleri arasında insanlığı kurtaracak bir “mesih”in geleceğine dair inanış da söz konusu.

Filistin’de bizim ne işimiz var, biz arap mıyız, filistin’de Araplar savaşsın diyen sözde aydınlarımız, uzmanlarımız (ben kısaca cahiller sürüsü diyorum) bu sözlere neden tepki göstermedi? Gerçi Netanyahu’nun ne dediğini neden bahsettiğini bilmiyorlar ki?

Kısaca söylemem gerekirse bu istenirse savaş sebebi bile sayılır. Çünkü Netanyahu’nun bahsettiği Fırat’a kadar olan kısım neredeyse Kayseri ilimize kadardır. Netanyahu diyor ki, ne olursa olsun Nil’den Fırat’a kadar her yer bizim olacaktır. Ve bunun olması için ne yapılması lazımsa inançları gereği mübah görüyor.

Bu sebeple yaşanılanlara “hak ile batılın” savaşı diyorum.

O yüzden yazımın başında bahsettiğim gibi Türkiye uyanık olmalı, Filistin’in başına gelenlerin bizim başımıza gelmemesi için şimdiden gerekli uyarıları yapması, önlem alması için her şeyiyle (ordumuz dahil) Filistin’de olmak zorundadır.

Gökhan ÖZBEK
HaberBiyotik.com Yayın Koordinatörü

HaberBiyotik.com Yayın Koordinatörü
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.