İsrail Gazze’de bir ayı aşkın süredir bebek, kadın, yaşlı, genç demeden karşına çıkan her Müslüman evladını hunharca katlediyor.
Siyonizm, uluslararası hukukun normatif tüm kurallarını ihlal eden, savaş suçuna girebilecek eylemlerin hiç birini ihmal etmeden itinayla tek tek işleyen cinnet halinde bir devletimsi yapı izlenimi veriyor.
Gazze’de masum bebek canını bir tavuk canına eşitleyen bu siyonist ideolojiye medeni dünya İsrail ile aynı çukurdan alkış tutuyor.
Uluslararası barışı korumakla görevli olan BM ise sadece izliyor.
Et kokar mahiyeti gereği ama tuzun koktuğu bir aşamadayız.
Ümmet ise heyhat! sessizlikte tevhid eylemde ise istikrarlı bir tefrika halinde.
Ne Acı !
Esaslı kavramlarda dahi birleşmiyoruz.
Örneğin; Ortada cinnet geçirmiş bir devletimsi siyonist terörü var. Gözümüzün önünde bebekler ölüyor ama hala bazı aklı evveller “Hamas için terör örgütü tanımlaması yapıyor. Ortada arsız faili belli bir soykırım eylemi varken faili yargılamak bir tarafa neredeyse faili mazur görecek açıklamalara bir insan evladı neden ihtiyaç duyar?
Her şeyden önce Hamas terör örgütü dediğiniz zaman İsrail’i terörle mücadele eden konumuna yükseltirsiniz ki bu durumda israilin eylemlerine meşru müdafaa kılıfında meşruiyet kazandırmış olursunuz.
Hayır!
Hamas bir terör örgütü değildir. Hamas kendi vatanını işgal eden siyonizme karşı meşru müdafaa hakkını kullanmaktadır.
Hayır!
İsrail meşru müdafaa kavramına dayanamaz.Çünkü işgalci bir devletin meşru müdafaa Hakkı yoktur. Veya evrensel kurala atıf yapalım, meşru müdafaa hakkını kullanana karşı meşru müdafaa hakkı kullanılamaz.
Hayır!
Hamas’ın Filistin’i siyasal ve askeri yönden temsil etmemesi veya devlet dışı örgüt olması Hamas’ı terör örgütü yapmaz. İşgal altında olan bir devlette egemenlikten ya da devlete bağlı bir askeri güçten her zaman bahsedilemez. Böyle bir durumda silahlı gruplar elbette ülkesinin egemenliği için savaşacaktır. Tıpkı Mondros Ateşkes antlaşmasından sonra Gaziantep, KahramanMaraş başta olmak üzere kuvayı milliye hareketinin tüm yurtta savunma yaptığı gibi.
Ne acıdır ki o zamanda dönemin çakma entellektüelleri mondros mütarekesinin yedinci maddesini bahane ederek “sakın eylem yapmayın, ülkenin huzurunu bozmayın” diyerek kuvayı milliyecilere devleti temsil etmedikleri hatta ajan olduklarına dair suçlamalar yapılıyordu.
Şimdi bakıyoruz bizim çarıklı entellektüellerimizde parlak ambalajlara sardıkları statülerinin altında Hamas’a benzer suçlamalar yaparak ajan veya terör örgütü diyerek aba altından siyonizme destek oluyor ve mümin,Müslüman, takva, cihat gibi önemli motivasyonlarımızı ise “hamaset “ olarak niteliyorlar.
Değerli Proflar(!)
bizim ümmet sevdamız hamaset ise , sizin siyonizm korkunuz necasettir.