Kürdler; Arap, Acem ve Türkler gibi İslam dünyasının ilk dört büyük milletinden biridir. Müslüman Araplar, Farslardan önce, Farsların Arapları olarak da bilinen daha savaşçı ve dağlı olan Kürtlerle savaşmışlar ve Müslüman olmalarını sağlamıştır. Yedinci yüzyıldan itibaren Zağros, Hakkâri, Van, Cibal-ı Ermeniye ve Azerbaycan çevresinde yaşamıştır. Hind-Avrupa kökenli olan ve Medlere dayanan siyasi tarihiyle Farsçayla benzerliği dikkat çekici bulunan bir dil konuşan Kürdlerin Ortadoğu’daki stratejik önemi 21.yy’da gittikçe artmaktadır.
Kürdlerin Müslüman Olmaları
Müslüman Araplar ve Kürdler ilk defa Hz. Ömer zamanında 640 yılında yapılan Hulvan ve Tikrit’in fethi esnasında karşılaştı. Sa’d Bin Ebi Vakkas, Huzeyfe Bin Yemani’yi “Kürdleri önce İslam’a davet kabul etmesi, kabul etmezlerse onlarla savaşmak” şartıyla görevlendirdi. Hz. Ali döneminden itibaren Kürdlerin, bazıları cizye’den dolayı yer yer isyan etse de büyük bir bölümü Müslüman olmuş ve Hz. Ali’nin valisi Malik el-Eşter’i desteklemiştir.
640 yılında Zevzan Kürt emiri Müslümanlara haraç verirken, Musul ve Şehrizor’un fethiyle Irak çevresindeki Kürtler de Müslümanların siyasi hâkimiyeti altına girmiştir. Özellikle El Cezire Bölgesinin (Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Cizre) bölgesinin İyaz Bin Ganem tarafından kısa sürede fethedilmesinden sonra Kafkaslara uzanan İslam Orduları, karşısında Azerbaycan Kürdleri de (Özellikle Selahaddin-i Eyyubi’nin memleketi olan Karabağ-Dovin) Müslüman olmuştur. Azerbaycan ve özellikle Selahaddin-i Eyyubi’nin ailesi olan Revadi Kürdleri, tarihte önemli rol oynamıştır.
Hz. Ali’nin Kürdlere müşfik davranmasının bir sonucu olarak da görülen, Kerbela faciasından sonra Emevi, Abbasi ve en son Moğol zulmüne karşı Hz. Ali’nin soyundan gelen Ehl-i Beyt, Kürdler tarafından saygı ve himaye görmüştür. Örneğin, Küfe merkezli olarak bizim aile de dahil olarak çok sayıda Ehli Beyt mensubu aileler, Kürtlerin olduğu bölgeye gelmiş buradan Anadolu’nun neredeyse tüm il ve ilçelerine kadar (Isparta-Şeyh Devran, Sinop Seyit Bilal, Kütahya Seyit Ömer… gibi) yayıldıkları görülmüştür.
Önemli bir siyasetname olan ve Kaşgarlı Mahmut’un Yusuf Has Hacib (1072-1074) müstear adıyla yazdığı Divan-ı Lügati’t-Türk’te bulunan haritada, Arapça olarak “Erdu’l-Ekrad” yani Kürdlerin memleketi diye kaydedilmiştir.
Divan, Diyarbakırlı ve Millet Kütüphanesi’nin kurucusu Ali Emiri Efendi (1857-1924) tarafından sahafçılarda bulunarak, hayatımıza kazandırılmıştır. Kaşgarlı Mahmut, Mervani hâkimiyetinin sürdüğü dönemde (1074) kaleme aldığı, Divan-ı Lügati’t Türk’te çizdiği dünya haritasında Suriye, Azerbaycan, Musul ve Irak üçgeninin arasında kalan bölgeyi Kürdlerin Ülkesi (Ardu’l Ekrad) diye kaydetmiştir. Burası Mervanilerin bölgesi olarak bilinmektedir.
İslam Tarihinde Kürdlerin Yeri ve Önemi
Kürdler Müslüman olduktan sonra kısa sürede savaşçı ruhlarına hitap eden cihad ruhuyla İslam’a önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bu anlamda Anadolu’ya doğru gelen Türklerle büyük uyum göstermişlerdir.
Selahaddin-i Eyyubi’nin Şam’da bulunan heykeli ve türbesi. Selahaddin, son Haçlı krallarını ipe bağlamıştır.
Bu süreçte altı Kürt beyliği kurulmuştur. Hasnaveyhler, Mervaniler, Şeddadiler, Revvadiler, Eyyubiler gibi. Bunlar içinde en önemlileri Mervaniler ve Eyyubilerdir ki bu dönemde Müslüman Kürtler, güneyden başlamak üzere Doğu Anadolu, Diyarbakır ve çevresini hâkimiyetleri altına almıştır.
Türk Zengiler beyliği döneminde Tıkrit’te doğan babası Eyyub’un bu dönemde Tıkrit, Musul ve Lübnan’daki görevlerinde yükselen ve Haçlılara odaklanan Eyyubiler, daha sonra Nurettin Mahmud Zengi’nin kurduğu ittifak ruhuyla Kudüs, 88 yıl sonra Selahaddin-i Eyyubi El Kürdi tarafından fethedilmiştir. Böylece Moğollar ve Haçlılar tarafından sıkıştırılan İslam Dünyası, Batı’da Mısır, Yemen, Suriye ve Anadolu üzerinde tekrar birleşmiştir. Ancak merkez Bağdat’ın çürümüşlüğü ve Harzemşahların Moğollara karşı duramaması sonucu, Bağdat da 1258 tarihinde imha olmuştur. Moğollar, yine bir Türk olan Sultan Baybars tarafından Gazze civarında (Ayn Calud-1260) mağlup edilmiştir.
Diyarbakır Ulu Camii ve Dağ Kapı’da Mervani Camii üzerinde Marvaniler tarafından ayetler yazılmıştır. Diyarbakır surlarında bulunan Mervani hükümdarı Nasırul Devl’nin kabri ve Aslan Burcu.
Mervaniler, yaklaşık yüzyıl Silvan ve Diyarbakır merkezli Abbasi halifesinin de onayıyla devlet gibi davrandı. Adına para bastı, hutbe okuttu. 82 burçtan oluşan Diyarbakır surlarının 71. Sur, Mervani hükümdarı Ebu Tahir Yusuf Bin Dimne’nin sarayı idi.
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey devrinden itibaren Kürdler, Selçuklu hâkimiyeti altına girmiştir. Şafi âlim Ebu Abdullah el-Kaziruni’nin çalışması sayesinde, ehli sünnetin Şafi mezhebi Kürdlerin arasında yaygın hale geldi k; bugün de Kürdler, çoğunlukla Şafi mezhebine bağlıdır.
Türklerin Anadolu’ya doğru 10.yy’dan itibaren yoğun bir şekilde gelmelerinden sonra Kürdler de hareketlenmiş ve özellikle Malazgirt Zaferi’nin kazanılmasında, önemli rol oynamışlardır. Bu dönemin ünlü tarihçisi, Sıbt İbnu’l Cezvi (d. 1186 Bağdat o. 1257 Şam), Sultan Alparslan’ın Elcezire’ye (Cizre) gitmesinden sonra, imparatorun İslam memleketlerine yürümek üzere kalabalık bir ordu hazırlamış olduğundan söz eder. O esnada sultanın yanında çok az asker olduğunu, zira Suriye’den kaçar gibi çıktığını ve bu esnada mal ve hayvanlarının telef olduğunu belirtir. Askerler ordugâhlarına yollanmış olduğu için sultanın buyruğunda sadece 4 bin Memluk askeri kaldığını, sultanın asker toplamak için ülkesine dönmesinin ise hezimet sayılacağını yazar. Cezvi şöyle devam eder: “Onlar da ‘Ey Sultan biz senin Memlukleriniz. Sen ne yaparsan biz de sana uyarız’ dediler. Az önce 10 bin Kürd de Sultan’a katılmıştı. Bununla beraber Sultan, Yüce Allah’tan sonra buyruğundaki 4.000 kişilik hassa askerine güveniyordu.” Ki; Anadolu ve Ortadoğu’nun bundan sonraki 1000 yılını belirleyen Malazgirt (1071) bu savaşın sonunda Sultan Muhammed Alpaslan, 100 000 kişilik Bizans ordusunu mağlup edecektir.
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Kürdler
1514 yılında Diyarbakır, üç yıl sonra ise Şam ve Bağdat’ın anahtarını alan Osmanlı Devleti (Yavuz Sultan Selim /İdris-i Bitlisi ittifakı) adına almayı, İran’a karşı Kürdlerle ittifaka bağlayan, Bidlisi’nin bu stratejisi son derece etkili olmuştur. Bu dönem İslam Dünyası’nda “Altın Dönem” olarak görülen Osmanlı idaresindeki, (1517-1917) arasında 400 yılda yaşanmayan olaylar, son bir asırda Filistin, Irak ve Suriye’de bir günde yaşanır hale geldi.
1918-1923 yılı arasında yaşanan Kurtuluş Savaşı’nda, Arapların bir kısmı gibi isyan ettirilmeye çalışılan Kürdlere gönderilen Binbaşı Noel, Elazığ, Mardin ve Siverek’ten kovulmuştur. Bu dönemde İngilizlere isyan eden Süleymaniyeli Şeyh Mahmud Berzenci de İngilizleri Irak’ta perişan etmiştir ve Musul’u geri almıştır. Özdemir Paşa ve Cafer Tayyar Eğilmez Paşa da bu sürece destek vermiştir.
Bugün bile Kürd Aşık Veysel’i, Kavis Ağa, Şeyh Mahmud Berzenci adına söylediği (https://www.youtube.com/watch?v=vuRX_CoFOhE) halk müziğinde, İngilizlere karşı Şeyxe Zıraf adına Türklerden yardım isteyen türküsünü çalmaktadır. Kürdler, Bereketli Hilal Bölgesi’ne en az dört yerde hayati destek vermişlerdir:
Bugün de PKK gibi terör örgütlerine rağmen Kürdlerin ekseriyeti kültürlerine bağlı, genellikle Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran’la uyumlu yaşamıştır. Bunun başlıca sebepleri ise petrol, coğrafi konum, su, Kudüs, tarım alanları ve Batılı laboratuvarlarda üretilen terör örgütleridir.
Aynı şekilde 150 aşiretin lideri, Şeyhül Meşayih, 15000 atlı savaşçıya sahip olan Arap Uceymi Sadun Paşa da, İngilizlere kral olmaktansa Osmanlıya asker olmuştur. İngilizlere kankusturan Sadun Paşa’yı, 1945 yılında dahi İngiltere, Türkiye’den istemiştir.
Ankara Cebeci asri mezarlığında bulunan Sadun Paşa’nın kabri (Nisan-2021)
21.yy’da Kürdler ve Bereketli Hilal Birliği
Batılı kitaplarda Bereketli Hilal Bölgesi’de devletsiz en büyük millet (“the largest people without a state”) olarak tanımlanan Kürdler birleşecek, Irak, Suriye ve Türkiye’nin; mal, sermaye, insan, hizmet ve Teknoloji’nin serbest geçişini tek devlet gibi serbest kılan Avrupa Birliği rol modeline göre BHB’nin kurulması halinde, Kürdlerin devlete ihtiyaçları kalmayacağı gibi aynı bütünlemiş ve İslam Birliği’ne de öncülük edebilecektir. Aksi takdirdei Mustafa Müslim’in dediği gibi Empetyalistlerin kuklası haline gelir ki; Beşşar Esad’ın hali ortadadır. Örneğin, bugün İstanbul’da 2 milyondan fazla Kürd yaşamakta ve Kürdler Şam, Tahran ve Bağdat dâhil Ortadoğu’nun her yerinde yaşamaktadır. Bu coğrafyada sadece Müslüman Kürdler değil, ırkı bir ama dini farklı olan Ezidi Kürdler için, Şengal merkezli Kutsal Laleş korunmalıdır. Zamanında İngilizler, Asurluları kullandığı gibi Baas rejimi ve ABD, Ezidileri ajanlık ve işkenceci polisler olarak kullanmışlardır. Bunun gelecekte de kullanılması mümkündür.
Sykes-Pico ile kasıtlı olarak dörde bölünen ve Batı tarafından kurulmasına rağmen ellerine verilen Rus silahı ve ırkçı ve sosyalist ideolojilere sahip PKK ve PYD gibi mankurt örgütlerle bölgede, Fırat’ın doğusu gibi Batı’ya hâkimiyet alanı açmaktadır. Unutulmasın ki, günümüz Kürdlerinin Dehhak’ı olan PKK’nın birinci görevi Kürdlerin, Batı adına ideolojik olarak mankurt yapılmasıdır.
Tarih bugün önümüze yeni bir fırsat sunmuştur. Türkiye, 117 yıllık ayrılıktan sonra tekrar Şam’da bayrağını dalgalandırmıştır. Bugün, MHP Lideri Muhterem Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği Kürt kardeşliği çalışmalarına sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Buna, öncelikle Türkiye, Irak ve Suriye arasında kurulması önerilen yine Sayın Bahçeli’nin Kudüs Paktı önerisini dahil etmek lazım. Büyük fotoğrafta ise Türkiye, Mısır, İran, Pakistan, Suriye, Irak ve Arabistan arasında Bereketli Birliği’ni kurmalıyız. Aksi takdirde Kürdler, İsrail adına PKK/PYD tarafından mankurt olarak kullanılacak ve 800 yıl sonra Selahaddin-Eyyubi ve 114 yıl önceki kanlı Noel’in intikamı Batı tarafından Baas zihniyetine sahip zalimlerin eliyle alınır ki; o zaman da kimsenin mazereti kalmaz. Bu nedenle Bereketli Hilal Birliğinin kavşağında yer alan Kürdler yine tarihi bir sürece katkı sunabilirler.
Bu konuda Müslüman halkı ve tarihi bunu istiyor kanaatindeyim. 1918 yılında Kürdler dörde bölündü, Üstadım ne yapalım? Sorusuna; Bediüzzaman’ın verdiği cevap, bugün tahakkuk ediyor: Kürdler, İttihadı İslam’a (İslam Birliğine) sebep olacaklardır.
Prof. Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı